1. Anasayfa
  2. Haberler
  3. Bilimsel Gelişmeler

BCG: Üretken Yapay Zeka Jeopolitiği Analizi

BCG: Üretken Yapay Zeka Jeopolitiği Analizi
0

BCG: Üretken Yapay Zeka Jeopolitiği Analizi

Üretken yapay zeka (Generative AI), küresel rekabeti ve jeopolitiği yeniden şekillendiriyor. Hem ülkeler hem de işletmeler için çeşitli zorluklar ve fırsatlar sunuyor. Boston Consulting Group (BCG) ve teknoloji bölümü BCG X’in üst düzey yetkilileri, küresel yapay zeka yarışının karmaşık dinamiklerini, ABD ve Çin gibi süper güçlerin hakimiyetini, yükselen “orta güçlerin” rolünü ve çok uluslu şirketler için bunun anlamını detaylı olarak ele aldı.

Yapay Zeka Yatırımları İşletmeleri Giderek Gerilen Jeopolitiğe Maruz Bırakıyor

BCG X’in Global Lideri Sylvain Duranton, şirketlerin karşılaştığı önemli jeopolitik riske dikkat çekti: “Büyük şirketlerin neredeyse yarısı, %44’ü, ekiplerini sadece genel merkezlerinin bulunduğu ülkede değil, dünya genelinde konumlandırmış durumda.”

Bu işletmelerin çoğu, farklı düzenlemelere ve egemenlik sorunlarına karşı savunmasız hale getiren çok sayıda ülkede faaliyet gösteriyor. Duranton’a göre, “Dünya genelinde bu tür bir gerilim ortaya çıkmadan çok önce yapay zeka ekiplerini ve ekosistemlerini inşa ettiler.”

Duranton ayrıca, özellikle yatırım açısından yapay zeka arz yarışındaki çarpıcı dengesizliğe işaret etti. Teknoloji şirketlerinin piyasa değerlerini karşılaştırdığında, ABD’nin Avrupa’yı 20 kat ve Asya-Pasifik bölgesini 5 kat geride bıraktığını belirtti. Yatırım rakamları da ekonomilerin göreli büyüklüklerine kıyasla “tamamen orantısız” bir dengesizlik gösteriyor.

Bu yapay zeka yarışı, hesaplama gücüne yapılan büyük yatırımlar, sınır modelleri ve rekabet dinamiğini değiştiren daha hafif, açık ağırlıklı modellerin ortaya çıkmasıyla körükleniyor.

Ulusal Yapay Zeka Yeteneklerinin Karşılaştırmalı Analizi

BCG düşünce kuruluşu olan BCG Henderson Institute’un Global Lideri Nikolaus Lang, ulusal üretken yapay zeka yeteneklerini nesnel olarak değerlendirmek için yapılan kapsamlı araştırmanın detaylarını aktardı.

Ekip, “üretken yapay zekanın üst akışını” analiz ederek, büyük dil modeli (LLM) geliştirmeye ve bunun altı temel unsuruna odaklandı: sermaye, hesaplama gücü, fikri mülkiyet, yetenek, veri ve enerji.

Yapay zeka araştırmacılarının sayısı, patentler, veri merkezi kapasitesi ve risk sermayesi yatırımı gibi somut verileri kullanarak karşılaştırmalı bir analiz oluşturdular. Beklendiği gibi, analiz ABD ve Çin’i net bir şekilde yapay zeka öncüleri olarak ortaya çıkardı ve jeopolitikteki liderliklerini sürdürdüklerini gösterdi.

ABD: Yapay Zeka Süper Gücü

ABD, en büyük yapay zeka uzmanları havuzuna (yaklaşık yarım milyon), muazzam sermaye gücüne (303 milyar dolar risk sermayesi finansmanı, 212 milyar dolar teknoloji AR-GE) ve önde gelen hesaplama gücüne (45 GW) sahip.

Lang, Amerika’nın tarihsel hakimiyetini vurgulayarak, “ABD, 1950’den bu yana dikkate değer yapay zeka modellerinin %67’si ile en büyük üretici olmuştur” dedi. Bu liderlik, günümüzün LLM ortamında da kendini gösteriyor. Bu güç, “aşırı sermaye gücü” ve ABD Yapay Zeka Yayılım Çerçevesi gibi çerçeveler aracılığıyla gelişmiş yapay zeka çiplerine erişimi stratejik olarak kısıtlama ile pekiştiriliyor.

Çin: İkinci Yapay Zeka Süper Gücü

İkinci yapay zeka süper gücü olan Çin, özellikle veri konusunda güçlü bir performans gösteriyor—e-yönetişim ve mobil geniş bant abonelikleri sıralamasında üst sıralarda yer alıyor, ayrıca önemli veri merkezi kapasitesi (20 GW) ve sermaye gücüne sahip.

En son çiplere erişim kısıtlamasına rağmen, Çin LLM’leri ABD modelleriyle aradaki farkı hızla kapatıyor. Lang, bu eğilimin kanıtı olarak DeepSpeech gibi modellerin ortaya çıkışından bahsetti. Bu modeller, daha küçük ekipler, daha az GPU saati ve önceki nesil çiplerle başarılmış durumda.

Çin’in ilerleyişi ayrıca, yapay zeka akademik kurumlarına yoğun yatırım (dünyanın en iyi 100 kurumunun 45’ini barındırıyor), yapay zeka patent başvurularında lider konumu ve hükümet destekli önemli risk sermayesi finansmanı ile destekleniyor. Lang, “hükümetlerin ileriye dönük yapay zeka çalışmalarının finansmanında önemli bir rol oynayacağını” öngörüyor.

Orta Güçler: Avrupa, Orta Doğu ve Asya

Süper güçlerin ötesinde, birkaç “orta güç” kendilerine özgü alanlar oluşturuyor:

AB: Geride Kalan Potansiyel

AB, ABD ve Çin’in gerisinde kalsa da, önemli veri merkezi kapasitesi (8 GW) ve yetenekler birleştirildiğinde dünyanın ikinci büyük yapay zeka yetenek havuzu (275.000 uzman) ile üçüncü sırada yer alıyor. Avrupa ayrıca en iyi yapay zeka yayınlarında lider. Lang, birleştirilmiş kapasitelerin gerekliliğini vurgulayarak, yapay zeka, savunma ve yenilenebilir enerjinin gelecekteki AB ivmesi için kilit alanlar olduğunu öne sürdü.

Orta Doğu (BAE ve Suudi Arabistan): Sıfırdan İnşa

Bu ülkeler, egemen varlık fonları aracılığıyla güçlü sermaye gücü ve rekabetçi düşük elektrik fiyatlarından yararlanarak yetenek çekiyor ve “sıfırdan” yapay zeka sürücüleri olmayı hedefleyerek hesaplama gücü oluşturuyor. Yapay zeka uzmanlarını çekmede olumlu dinamikler gösteriyorlar ve yapay zeka yayınlarında sıralamalarda yükseliyorlar.

Asya (Japonya ve Güney Kore): Teknoloji Ekosistemlerinden Yararlanma

Bu ülkeler, donanım ve oyun alanlarındaki güçlü mevcut teknoloji ekosistemlerinden yararlanarak, AR-GE’ye büyük yatırımlar yapıyor (en büyük teknoloji firmaları tarafından toplam yaklaşık 207 milyar dolar). Özellikle Japonya’daki hükümet desteği, hem arz hem de talebi teşvik ediyor. Yerel LLM’ler ve Samsung ve SoftBank gibi şirketler tarafından yapılan stratejik yatırımlar, önemli bir aktivite gösteriyor.

Singapur: Yeteneklere Odaklanma

Singapur, yetenek geliştirme programlarına odaklanarak, Güneydoğu Asya’nın ilk LLM’sini destekleyerek, veri merkezi kapasitesini sağlayarak ve yapay zeka mükemmeliyet merkezleri kurma gibi girişimlerle benimsenmeyi teşvik ederek yapay zeka ekosistemini güçlendiriyor.

Üretken Yapay Zekanın Jeopolitiği: Strateji ve Egemenlik

Üretken yapay zekanın jeopolitiği dört net dinamik tarafından şekillendiriliyor:

  1. ABD, rakipsiz bir teknoloji ekosistemine dayalı liderliğini koruyor
  2. Çin, aradaki farkı hızla kapatıyor
  3. Orta güçler, arz oluşturma veya benimsenmeyi hızlandırma arasında stratejik bir seçimle karşı karşıya
  4. Özellikle AR-GE maliyetleri arttıkça ve emtialaşma başladıkça, hükümet finansmanı kilit bir rol oynamaya hazırlanıyor

Jeopolitik gerilimler arttıkça, işletmelerin risk dağıtmak için üretken yapay zeka tedarik zincirlerini çeşitlendirmeleri muhtemel. Önümüzdeki yarış, ulusların ve şirketlerin inovasyon, politika ve dayanıklılık kesişimini nasıl yönettikleriyle tanımlanacak.

Sonuç: İşletmeler İçin Yapay Zeka Stratejisi Önerileri

Üretken yapay zekanın jeopolitik dinamikleri ışığında, işletmeler için bazı stratejik yaklaşımlar öne çıkıyor:

  1. Çeşitlendirilmiş Yapay Zeka Tedarik Zinciri: Tek bir ülke veya bölgeye bağımlılığı azaltarak jeopolitik riskleri dengeleyin.
  2. Bölgesel Yapay Zeka Stratejileri: Farklı pazarlar için yerel düzenlemelere ve yapay zeka ekosistemlerine uygun özelleştirilmiş stratejiler geliştirin.
  3. Kamu-Özel İşbirlikleri: Hükümet destekli yapay zeka girişimlerine katılarak rekabet avantajı elde edin.
  4. Yetenek Geliştirme: Küresel yapay zeka yetenek havuzunuza yatırım yaparak uzun vadeli kapasite oluşturun.
  5. Etik ve Sorumlu Yapay Zeka: Farklı bölgelerdeki düzenleyici gereksinimleri karşılayan sağlam yapay zeka yönetim çerçeveleri oluşturun.

Hem ülkeler hem de şirketler için, üretken yapay zeka yarışında başarı sadece teknolojik yeteneklere değil, aynı zamanda değişen jeopolitik manzarayı ustaca yönetme becerisine de bağlı olacak.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir